(1965, Suluyayla Köyü, Kahramanmaraş - )
Asıl adı Abdurrahman Başpınar. İlköğrenimini aynı köyde, orta öğrenimini
Kahramanmaraş Lisesi’nde tamamladı. 1985 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve
Tarih-Coğrafya Fakültesi’ni bitirdi. TRT’de kameraman ve yönetmen olarak
çalıştı.
İlk şiir ve yazıları lisede okuduğu yıllarda K. Maraş Işık gazetesi
sanat-edebiyat sayfasında yayımlandı. Aynı yıllarda arkadaşlarıyla Esra
Yazıları adlı bir dergi çıkardı. Şiirleri
ve denemeleri Edebiyat, Hece, İkindiyazıları, Kayıtlar, Mavera, Türk Dili
vb. gibi dergilerde yayımlandı.
Yapıtları:
Şiir
Kitapları:
& Ateş Sâlaları (1997, Hece Yayınları, Ank.)
& Rüzgârın Dili Lâl (2010, Hece Yayınları, Ank., 80 s.)
Gezi
Kitapları:
& Yarasını Saklayan Şehirler (2015, Cümle Yayınları,
108 s.)
Anı Kitapları:
& Gökyüzünde Arıcık Kuşları (2015, Cümle Yayınları,
İst., 82 s.)
Şiirlerinden
Seçmeler:
Yaralı
Nehirler
Gökten su gibi bir aşk iner
süzülür toprağın koynuna
bir ses çağılar
bir incir çatlar
damarda çağılar kan
toprak çatlar, kaya çatlar
çatlar nar, akar nehir
gelir dayanır kapısına şehrin
İçinden nehir geçen şehirlere
gelir kokusu iğde ağaçlarının
biraz ıhlamur, biraz güldür
içinden aşk geçen şehirlere
masum bir ad verir
duru ve alabildiğine mavi
Bir gün şehir yaralandığında
nehir de yaralanır
kapılır kan sularına kızıl bir gül
ilk kez duyar gibi oluruz adını
ilk kez susadığımızı anlarız
ama susuzluğumuzu kandırmaz
ancak acı verir bize
ancak olur yaraya tuz
Böyle çok şehirler öğrendik
ortasından hep nehirler geçerdi
düşünmezdik neden
ama artık sormuyoruz
şehirlerin ruhunu temizler nehirler
ağıtını yakar, yasını tutar
sonra alır koynuna avutur
asıl sahibine teslim eder
Böyle çok nehirler öğrendik
kederimizle aktılar yanı başımızdan
başımızı yasladık omuzlarına
dicle’nin, fırat’ın, neretva’nın
okşadılar saçlarımızı
sildiler göz yaşlarımızı
Berrak aktıkları nadir zamanlarda
şavkı vurdu sularına
fuzûlî’nin, mevlânâ’nın, arabî’nin
mesnevi gibi çağıladılar
divan gibi coştular
yunus gibi durgun aktılar bazen
şavkı vurdu sularına
bağdat’ın, mostar’ın, sarayova’nın
Biz unutsak da
nehirler asla unutmaz
unutturmaz
durulsa da suları
şavk olsa da bir mesneviye
yaralarımıza merhem
susuzluğumuza çare
nehirler asla unutmaz
Biz de seni unutmayacağız ey şehir
alıp götürse de sırlarını
nöbetini bekleyen bir nehir
unutmayacağız seni de
unutmadığımız gibi kudüs’ü, kurtuba’yı
unutmadığımız gibi bağdat’ı, sarayova’yı
unutmadığımız gibi çanakkale’yi, mostar’ı
unutmayacağız seni de ey şehir
Âtıf Bedir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder