7 Kasım 2015 Cumartesi

HASAN HÜSEYİN ÇAĞIRAN

(27 Aralık 1992, İzmir - )


      İlk ve ortaokul eğitimini (Doğanhisar) Cumhuriyet İlkokulu’nda, lise eğitimini (Konya) Özel İsmail Kaya Lisesi’nde, Gazi Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü’nden mezun oldu. Serbest çalışıyor. Notlarını notdefterix.blogspot.com’da, şiir ve yazılarını Akatalpa, Edebiyat Ortamı, Hece dergilerinde yayımlıyor. Edebiyat Ortamı’nda “Not Defteri” bölümünü yazıyor. Yunus Melih Özdağ’la birlikte “1980 sonrası Türk şiiri antolojisi” projesini hayata geçirmek istiyor.

Şiirlerinden Seçmeler:

BÜYÜK MASAL

I
ilk romanını yazmamış Dostoyevski
kulağıma fısıldıyor:
büyüt şarkılarını, gözlerini aç
her içtiğinde kana kana şükürle an
büyük masalların anasını
yıkasın ruhunu Meryem ana

ilk şiirini yazmamış Hâfız
kalbime sokuluyor:
her mevsim şarkısını getirir
kör inadı bıraktığında
yavaşla yetiştirsin ilhâmını
gözyaşlarında arıtıp Yâkup baba

II
ilk hadisi rivâyet etmemiş İbn-i Abbas
çekip getiriyor söz atlarını
çevirip sayfalarını bedirkitabının:
kelimeler topla şâir
savur insantoprağına
izcileri aklının sofrasına kurulsun
varıp kalpotağının anayurduna

ilk öyküsünü yazmamış Hüseyin Su
taranmış saçlarını dağıtıyor
durgun sularımda taş sektiren esas oğlanın:
ilhâma masa atıp sekiz beş çalışmakla şâir
basılmaz çürük tahtalarına hayâtın
ihtiras çamlarını devir
âzad et kelimesicilmemurlarını
özlüsözlersahafını bağışla
kendine sakladığı için
aziz yapraklarını aşkağacının

III
ilk kitabını yayımlamamış Mustafa Şahin
erken kızaran güllerini zamânın
büyükşâirbağından bir bir koparıyor:
sarf etmek için kelime şâir
sevmemek için kusur a r a m a
efendim nasıl desem, nasıl desem efendim
sözcüklerin çöz düğmelerini rahatla
küçükseyyahezgisinde nasıl olsa
kaldırdığın kazanlar heybene sığmayacak

ilk devletini kurmamış Aliya İzzetbegoviç
elmîzangözterâzigüzelgünlergazelini
yerlilerine dünyâmın envâi çeşit
güzellikle okutuyor:
yetim hakkı gözet, uçan kuşu incitme
Fâtih’le yürü şâir, kuşan vakti Fâtih’le
küçükdağlara duran dağıt birliklerini
kur şiirdevletini sen vefâtepesine


KENDİNİ GÖSTEREN DAĞIN CİLVESİ

Sisler içinde gelen sabahı tanıyorum.
Güneşe verdikçe damarlarımı,
bir dağın saçlarına tırmanıyorum.
Dinliyorum dağların çağıltısını
başımı şöyle bir kaldırıyorum,
dağılıyor sis.

Çıkla et, çıkla deri telaşı tanıyorum.
Şemsiyemi açıyorum yağmur yağıyor.
Bir bulutu kandırıp yakalıyorum,
bir damla değmiyor avuçlarıma.
Utanıyorum.

Her yerim aşktan çıbarmış vaziyette
dört nala koşan taylar gibiyim.
Yumuşak derilere ateş sıvanmış.
Dokunmaktan korkuyorum omuzlarıma
neyim var
neyim yok
hep yağmalanmış .
Taylar koşuyor koşmasına,
taylar
yorgunluk nedir bilmiyor anlaşılan.

Paytak bakışlı kızların göğüslerini
diri tutan süt değil.
Bir yüzük ırzına geçmek için yeterli
dağ deldiren çiçeğin
zincir kırdıran aşkın.
Eğildim sırtımda durmadı bardak.

Kaçmak için kargaşadan abanıyorum aşka.
Kenti pataklıyorum, tartaklıyorum şehri.
Tutup bacaklarından ığşalıyorum
yorgunluğu
yalanı
ihanetleri.
Mısralar kalbimi kana buluyor.

Elimi her nereme atsam, nereye uzansa
kelimelerim
kırbaçların yardığı gözler bulurum.
Yorgun nefeslerin buğusu
dudaklarımda.
Kirpiklerimde
kararan bir yıldızın iskeletini bulurum.
Durmadan yamadığım gömleklerimi
ters giyiyorsam sebep bu.
Harf harf oynayıp kelimeleri
tıkarım
gırtlağıma.
Kendimi avuturum.


Akatalpa, Sayı: 136, Nisan 2011

Hiç yorum yok: