ÖZER AYKUT
(25 Nisan 1973,
Ankara - )
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni bitirdi. Öğrencilik
yıllarında "Kaan İnce Kültür ve Sanat Vakfı" adına "İzlek"
dergisini çıkaran grubun içinde 1994 yılından son sayısına kadar yer aldı. Ankara’da
yaşıyor.
Şiirleri Akatalpa, Damar,
İnsancıl, İzlek, Yeni Biçem vb. gibi
dergilerde yayımlandı.
Yapıtları:
Şiir
Kitapları:
& Karantina (2007, Altıkırkbeş Basın Yayın, İst., 61
s.)
& Düş Ağacı (2009, Artshop Yayıncılık, İst., 48 s.)
Kaynaklar:
A http://ozeraykut.tumblr.com/
Şiirlerinden
Seçmeler:
BEDUH
dedemin kovulduğu gündüzleri
birbirine bağladığı mektuplardan…
oruç kavmi ekinini kabuklamışken,
müteselsil
uykular uğunurmuş iğdiş zamanlarında
dedemin
son perdesi karabasan olan. bir cesaretin
abilisinden
söz edilirmiş, hani o ezgileri duvarlayan
da
cıvıllayan da dansların piriymiş.
şimdilerde
dalgakıranların koridor uzuvlarına göz
olmuş
ay parçalarını törpülüyormuş denizle
ben de
saklı duldalarda hayret tepiyorum
sedef tozu yutmuş çocuklarla, taflan karası
topluyorum bakışımlı bahçelerden. iklimim
diyorum bütün sevdiklerime. duvar
diplerinde
hanımellerine ortak, badem kırıyorum. ter
sektiriyorum güze. Sır
hu dervişinden mektup zulası kaptım
bütün kaybettiklerimi sığdırıyorum zarflara
en çok yüreğimi de-
de
KAZA
açık bir yüzden daha renkli unuttuğum.
olsun, kaldırım boşluğun ağzı. odalarda
oturmak, olana, bitene, dile gelene
başlangıç.
olsun. çıkıp, dumanı yokuşa yedirmenin
vakti.
öğlen ağzı ‘Ayhan Işık Sendromu'na götüren
buzlu rakılar. ayağımı sürüdüğüm ada.
sırtımı ağrıtan kambur. koluma giren
ağbi olsun. mavi. denizsiz bir mavi. hani
İlhami Çiçek'in göğü çizemeyen ressamının
mavisi.
tanışıklığı uzaktan. öğrendiğim en güzel
tanışıklıktır uzak.
bütün ölmüşlerimizi rüyada toplayan düştür.
açık bir yüzden daha renkli kalbin. olsun.
“yalnız hüznü vardır kalbi olanın”
incelikle atımı kaybettim.
uzattım uysalca boynumu buyruğa.
yenilmenin tadına vardım.
PARODİ
Olmadı
Aklım yetmedi
Bugün yazdığım yarına yetmedi
Özlemim, anlamana yetmedi
Burada bu acı
Tek başına
Yetmedi
Berlin’de açılan perde
Eğilen baş
Selamı karşılayan alkış
Gözün takibine varmadan
Parmakların anlattığı
Yetmedi
Git su al
Şarap al
Oraya eklediğin
Elle çizilmiş kulübeyi
Sabahı al
Leblebi poşetinin teli
Verdiğim sözü aşmadan
Git seni ilk gördüğüm günü
Uyuyamadığım geceyi al
Düşmeye meyilli tabağın eğimini
Ona incelen müziği
Gelmediğin günü al
Koltuk değnekleri de çürütür eti
Öpücük gibi
Yağını inceltip söktüğün saati
Bozuk ayarını
Ona bağlanan hüneri al
Beni de
O ustaya götür
Kalbin insanı tamir ettiği sona
Ellerimizi pantolonumuzda kuruttuğumuz
çocukluğa
VEDA
‘Büyük Gurbetçi’ye, Turgut Uyar’a….
Sır vadiye
Yalnızlık sıramı
bekleyerek indim
Denizin karaya
girdiği yerdeki gün gibi
Bir çocuğun
gözlerinde sabaha nemdim
Unutuldum
Güneşe sırtını
vermiş
Gerçeğiyle
geçmişliğin
Kocamışlığın
aklıyla uyuttum ikindimi
Ne sevginin sonunu
bildim
Ne de sevginin mavi
defterini
Kalsın orda
Kara bir tüyle
çürüyen içim
Bir tek denizden
görülen
Kayada
yazılı adın
Kuşların karnında
Siyaha bölünen
gölge ödüyor kuzeyi
Ben istemeden gelen
nehir
Yazgı
Yeter!
Doyurduğundan başka
aç kalmadı
O adam öldü
O sinema da yandı
Selamını alan komşu
Yaz’a gitti
Sıkılıyorum
bilmeden annem gibi.
Akatalpa, Sayı: 117, Eylül 2009
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder