10 Temmuz 2015 Cuma

ERGİN SANDER


(21 Ocak 1937, İstanbul - )
           

      Şair. Tam adı Mehmet Ali Ergin Sander. Ayşe Mualla Hanım ile Mehmet Sadık Bey’in oğlu. Ortaöğrenimini Kabataş Lisesi’nde tamamladı (1950). İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okudu. Öğrenimine Almanya’da devam etti. Döndüğünde Sander Yayınevi’ni kurdu ve yönetti. İkinci Yeni Kuşağı şiirinden yararlandı. Ölçüsüz, uyaksız, simgesel bir dille yazdığı şiirlerinde kendi dünyasını yansıttı. İstanbul’da yaşadı; evli, iki çocuk babasıydı.
       Şiirleri ve söyleşileri Türk Dili, Varlık vb. gibi dergilerde yayımlandı.
Yapıtları:
Şiir Kitapları:
& Gözlerinde Gökyüzü (1961, Yeditepe Yayınları, İst., 48 s.)
& Ölüm ki Çiçeklerin En Beyazıdır (2016, Islık Yayınları, İst., 64 s.)
Kaynaklar:
A  Abdullah Özkan, Refik Durbaş / Cumhuriyetten Günümüze Türk Şiiri Antolojisi, 4. Cilt, s.: 786
A  Tanzimat’tan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi, Cilt II, 2001, YKY, İst., s. 717
Şiirlerinden Seçmeler:

İSTANBULLU

Hatırlıyorum
Cumartesiydi ve yağmur yoktu

Unuttum
Elerin miydi, İstanbul muydu
Usulca tuttuğum.

YENİ ÇAĞIN MADENCİLERİ

şimdi silik gölgelerin türküsünü söylüyoruz.
derin yer altı ocaklarında kazmalar,
derine, hep derine kazıyoruz.
nerde çağımızın o altın kalbi
çağımızın altın kalbini arıyoruz.

seni düşünüyorum her vurduğum kazmada
çocuk gözlerinde kirli bir yağmur
kazdıkça daha derinlere inmek,
kazdıkça senden biraz daha uzaklaşmak demek.
eski çağlardan bir yeraltı tanrısı
tutup öpüyor yorgun ellerimizden
çağın uzaklarda vuran kalbini duyuyoruz derinden, derinden
üzerimizde ağır bir yeryüzü
gökyüzünden uzakta, çok uzakta
derine, hep derine kazıyoruz
nerde çağımızın o altın kalbi
çağımızın altın kalbini arıyoruz.
çağ yendi bizi, yorgunuz.

YORGUN SU

Sisli aynasında bir yorgun suyun
Bulanık dargın güneşlere doğru
Uzardı saçları onun ve sonsuzun

O kalabalık sularında akşamın
Puslu yeşil sessiz ve ıslak
Bir dal eğilirdi gözlerinin göğüne
Bir dal ve milyonla yaprak

Kuşlar uçardı kiremit denizlerden
O kalabalık sularda akşamın
Çocuk yüzlü bir utançla içe dönük
Hep kayıp anahtarını arardı kapısının

Sonra bir kapı kapanırdı yankısız
Sis onu örterdi usluca
Bir çiçeği örter gibi kar
İnce bir okşayışla uzun uzun

Ve değerken nice sular dudaklarına batının

Uzardı saçları onun ve sonsuzun.

Hiç yorum yok: