HASAR
TESPİT RAPORU
Nuh Köklü’ye,
Halil Serkan Öz’e,
Bahadır Grammeşşin’e;
Rihter ölçeğinin ölçemediği bir şiddetle
sarstın beni
Wan soğuğa karşı duran bir çarşı
kaşkoluydun boynumdan öpen
Mahcup olmak da politik bir tavırdır
sevgilim
Ülke bundan sonra karanlık bir tünel
Ethem’den Berkin’e Soma
Kış gelirse geberelim soğuktan ama eve
kömür alma
İnsanım diyenin selfiesi h’araptır artık
Eeeyy cehennem mevsiminin burcunda doğanlar
Bu cesetten böyle kurtulacağını mı sandın
Reyhanlı, Rojava, Roboski
Menüde beton var, toki var, yer misin
Başkalarının mezarı ve mezhebisindir artık
Yeryüzü regli ve ezidi
Kronik sancım ah Tamara
Hakikat cömerttir hayatsa zamanla
Organ fabrikasından ruh çöplüğüne döküldüm
Acı cüzzamdır
Oysa sen bana yeryüzü ben sana okuyan’us
Ben seni formüle ettim zeka skordan
sayılmaz
Şimdi solan bir rüzgar gibi beyaz ç’öl si-bir-yaaaaaaaa
Hepimiz öldürmüşüzdür bir sevgiliyi
Biz seninle aynı rüyanın terspektifiyiz
Al işte sana evrenden çıkış bileti
Dibine düşen uzaktır biraz insana
Erkek ve devlet aynı cinsiyettendir
Çatlamış bir nar gibi ömrümüzün çentiği
Unutmak mı aşk kadar imkansız
Senin kadar güzel olabilir mi en korkunç
günah
Kalbim atom bombası kuzu postuna
bürünememiş kurt
İçimden kopan bu çocuk sana doğru koşuyor
Beden tarlalarında hasat devam ediyor
Ütopyaların aküsü yoğun bir tutkuyla güç
kaybediyor
Oksijen dilimiz ve dudaklarımız
Koordinatları kurumsallaşmış dehşetin
Adalet cinnetin temeli
Hayattan uzaklaştırılan bir aklın hakikate
taşınmasının tan vakti
Cehennem devletine hoşgeldiniz
Şey bakar mısınız, şuranızda bir şey
olacaktı
Mutlucan
Güvendir
ZAMAN
İÇİN CAZ CİNAYETLERİ
Senem Diyici ve Azam Ali’ye;
-Kara orkestra abluka gezegeninde şu siyah
sözlere eşlik ediyordu-
Dünyanın dışından geldi dünya
Uzundu, sonsuzdu, kendi ceninini yiyordu
zaman
Suyun ateşe duyduğu serinlik, ateşin suya
duyduğu aşk
Morun endişesi bir göğe değer mi
İnsan bildiği şeylere de şaşırıyor
Birileri bilmiyor benim burada olduğumu, olabilir
Alaz bir Akdeniz’e dokun, çoğalsın içindeki
ahmak
Sen rüyanın içinden geçiyorken nur topu
cesetler çok kırılgan
Başka kıyılara vuruyor katranın ağzındaki
köpük
Geçmiş zaman ziyafet masasında donup kalan
bir hayvan
Otopsi odasında ilik çorbası içiyor nakavt
olmuş bir zaman
Artık her çağ bir yıkık harita, olabilir
Ağaçların arasından geçtik dünyanın
kapılarına
Mağaraların içinden antik mezar odalarına
Zümrütün içine sıkışan kabin basıncı gibi
zaman uğultusundan
İşte ben diyorum sana dönelim dünyanın ilk
haline
Dönelim dünyanın etrafından hala köşeli mi,
olabilir
İpek yolu yüzbin yıldır yürürsün
Gayda köprüsünden su içen endişe
Araziye yatmış şüphe
İnsan dokuz ay yaşar
İlk çığlığıdır ölüm
Gergadan saatine bakar zaman yok gösteriyor
bugün
Kozmosun çölüne hoşgeldiniz
Şimdi!!! Çok anlamlı, olabilir…
Mutlucan
Güvendir
Şiirler, Mutlucan Güvendir'in izniyle yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder