1 Kasım 2010 Pazartesi

GÖKHAN ARSLAN




(21 Mayıs 1979, İzmir - )

İzmir Atatürk Lisesi ve Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-Tv ve Sinema Bölümü’nü bitirdi.
İlk şiiri Minerva dergisinde yayımlandı. 9'lı yılların sonunda İZmir'de Kılavuz Karga isimli bir fanzin çıkardı. İstanbul'da 12 sayı yayımlanan Yeniyazı dergisinin yayın kurulunda yer aldı. Akköy dergisinin editörlüğünü yaptı. Şiir, yazı ve söyleşileri Akatalpa, Bireylikler, Denizsuyukasesi, Ğ, Hece, Her şeye Karşın, Ihlamur, Kandil, Mühür, Özgür Edebiyat, Petroleus, Sincan istasyonu, Şiiri Özlüyorum, Varlık, Yeniyazı gibi dergi ve fanzinlerde yayımlandı.
Ödül: 2009 Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri’nde Şakir Özüdoğru, Nurullah Kuzu ve Behice Tezçakar ile bilikte dikkate değer bulundu. “Yaraya Tutlan Ayna” adlı dosyasıyla 2010 Arkadaş Z. Özger Şiir Ödülü’nü, 2010 Homeros Şiir Ödülleri’nde ikincilik ödülünü (ödülü Türker Özşekerli ile paylaştı) aldı.
Yapıtları: Şiir: *Yaraya Tutulan Ayna, Mayıs, İzmir: 2010 *Babam Beni Niye Öldürdü?, Yeniyazı, İst.: 2011  *Güzel Hastalık, İkaros, İst.: 2013 *Bozuk Oda, Yitik Ülke, İst.: 2017.
Kaynaklar: Enver Topaloğlu, "Oda karışık ama şiirler sarih", Gazete Duvar, 2 Aralık 2017.

*6 Temmuz 2020 tarihinde güncellendi. 

RUH KINASI


I.

herkesin hayatındaki uzakta

ağzımın kenarında hiç kullanılmamış bir sözcük
yarım yamalak bir küfür akıntısı

zakkumlarla örülmüş bir köşkün önünde
yağmur kaçınca alınganlık perisinin içine
yıldız toplama oynadık gökyüzünden

çarşafta bırakılan renksiz lekelerin arsızlığı
ve kararlılığı ette yürüyen tehlikenin

şimdi nasıl açıklanır
feracesini lavantayla ateşe veren avlu güzeli
bir ağaç kabuğunda seyrederken sûretini keder
nasıl anlatılır gövdeyi dolaşan kesiğin azmi
oysa her şey
yalnızca kırmızısını tattığımız bir sevişme kadar

II.

herkesin çok sevdiği kargılı bir dönemi vardır
çalışkan bir kama kurcalar kıyamadığı yarasını
taşlardan seken serinlik uyuştururken çatlak belleği
odalarda kayıp bir çocuk hüznü
katmerli üzüntüsü kalbe damlayan suyun

ruha yakılan kına genişletirken engebeyi
alevlenen koru bütün şehri sarar sonunda
elinin dokunduğu yerde kırılır kıkırdak ayna

hiç kimse fotoğrafında görüldüğü gibi değil
hiçbir ağaç, hiçbir mezar, ne de bir keman
hep bir boşluk var suyun değdiği yerde
dalın eğildiği, ayağın kırıldığı, uçurumun kendine yuvarlandığı
her yerde aklımızı çalan olmazın güzelliği
her şeyde tene bulaşan katran
sonsuzluk kaybolup gidiyor zamanda

herkesin uzağındaki uzakta

“Yaraya Tutulan Ayna” adlı kitabından
Gökhan Arslan

Hiç yorum yok: