1 Kasım 2010 Pazartesi

İMZALI KİTAPLAR: 1 / YARAYA TUTULAN AYNA - GÖKHAN ARSLAN





İMZALI KİTAPLAR: 1 / YARAYA TUTULAN AYNA - GÖKHAN ARSLAN

Kitabın künyesi:

Yaraya Tutulan Ayna / Gökhan Arslan / 2010, Mayıs Yayınları, İzmir, 80 s.

Editör: Suat Çelebi
Kapak: Emre Senan
Kapak Fotoğrafı: Emre senan

İmza notu:
"Gökhan Arslan'dan
Sevgili Şükrü Kırkağaç'a...
Bazı şiirler uzaktan yazılır ve kokusu kuşlarla taşınır yalnız şehirlere. Siz şiiri ve şehiri renklendiren insanlardan birisiniz. Soluğunuz şiirden eksik olmasın.
25.10.2010, İstanbul"

Gökhan Arslan'ın dosya olarak 2010 Arkadaş Z. Özger Şiir Ödülü'nü aldığı kitabında,"birinci yansıma klâket kesikleri ya da hayatıma giremeyen kadınlar", "ikinci yansıma taş mahâl" ve "üçüncü yansıma yaıdan kovulan çete" başlığı altında üç bölümde 40 şiiri yer alıyor.


Kitaplığıma hoş geldin "Yaraya Tutulan Ayna" ve sevgili Gökhan Arslan.


ÜÇÜNCÜ KAT ŞARKILARI


her intihar girişimi ölümle sonuçlanmaz mı abi?

kara kara taşlar otururken zihnin köklerine
suya sevdalı bir levent yollara vurmaz mı kendini?
kalbi doğuya dönük bir çığırtkan heykeli
durmadan boynunu oyan bir ağaçkakan
usulca kıvrılır tırabzansız bir merdiven
açıklardan kovulmuş insan içlerine
kışlada rengârenk bir ölüm başlar sonra
kıyısına sürgün bir ada kuşanır gölgesini
kusar zehirli bahçelerini ansızın
yuvasını bozan karıncaya öykünür

her intihar girişimi ölümle sonuçlanmaz mı abi?

dalından düştüğünde nasıl çatlarsa nar
incir nasıl akıtırsa sütünü, yapışkan
sakıncalı bir göbek adı edinirsin kendine
üstelik hiç de komik olmayan bir bektaşi fıkrası
âh ayrık derdimizin koyu masalı
başını duvarlara vurduğumuz kırgın heves
işte bu ruh aşınması, tehlikeli iyimserlik
neşesinden kovulmuş bir şelale gibiyiz seninle
aklımızı kırılgan bir fısıltıyla kaçırıyoruz

her intihar girişimi ölümle sonuçlanır abi!

hadi kalk, eve gidelim artık
hayat bu gece bize yatıya gelecek

yarın sabah erkenden; k a n a h ü r m e t


Şiiri Özlüyorum, Sayı 36, Mart-Haziran 2009
“Yaraya Tutulan Ayna” adlı kitabından
Gökhan Arslan


ZEKİ MÜREN KAPISI


yeşim tabak’a…

ceplerimi doldurdum; acıtan bir birikim
onlar, yazılamayan filmler
yanımızdan sessizce geçip giden bir caz müziği

oysa her aşkın bir bonnie ve clyde’ı olmalı
ara sıra, masumiyetin camlarını yere indiren

siyahın ve beyazın sesiyle girdiğim salonlardan
ömrüme atılmış bir bıçak lekesiyle çıktım
anlaşılmaktan korkan nesneler gibi
başımın üstünde bir azap fıskiyesi
içine saklandığım çift taraflı ayna

—her çocuk kuyuya baktığında tanrıyı görür
ve secdeye vardığında utanır düşündüklerinden
düşlerinde kim bilir kaç ikiz minare
kılıfını evlerde unuttuğu bir haziran
her çocuk babasına baktığında tanrıyı görür
(senin tanrın bir melekti yavrum)

siyahın gözyaşı bulaşırken perdeye
kendimle girdiğim bütün kavgalardan yenik çıktım
bir filmin ortasından
bir aşkın yarısından çıkar gibi
boynuma astığım yokluk kolyesiyle
ikiye böldüm gövdemin dengesini

her şey eksik bir kurgu işte
her şey, sondan başa ilerleyen bir hayalde
fay ışığının yüzümüze yansıması

oysa her aşkın bir gün çalacak bir kapısı

—şu hayatta bir zeki müren kapımız bile olmadı!


“Yaraya Tutulan Ayna” adlı kitabından
Gökhan Arslan

Hiç yorum yok: