(15 Ağustos 1980 -
)
Şiirleri, Akatalpa, Bireylikler, Dize, Hece, Melâmet, Merdiven Şiir, Papirüs, Yeniyazı vb. gibi dergilerde yayımlandı.
Ödülleri:
“Çıplak Nehirler, Sağır Evler” adlı dosyasıyla Karşıyaka
Belediyesi tarafından düzenlenen 2009 Homeros Ödüllerinde Seçici Kurul Özel
Ödülü’nü aldı.
Yapıtları:
Şiir
Kitapları:
& Kör Güvercin Dansı (2018, Mühür Kitaplığı, İst.)
Şiirlerinden
Seçmeler:
AYAK İZİ TAMİRCİSİ
bal mumundan bir
gemiyle geçtim yanardağın üzerinden
“gel beni bul”
dercesine izler bıraktım
tek gözlü iri bir
korsanın tenine
yarasaları öpünce
dudağımda kaldı irin
sandılar ki
karanlıklarını çaldım
oysa dudağımda
kaldı irin
yılanın beline
saplanan dirgenin tarihiydi acım
mağara duvarında
koynumdaki resmin
yasını tuttum
ben mesul değildim
atına cevşen yapan
nalcıdan
akrepleri
öldürürken çıkardığım çıt sesine bastım çünkü yalınayak
ay vardı kocaman
gökte dut kurusu
parçalanmış bir
camın bantla yapıştırılmış haliydi
ay vardı kocaman
gökte dut kurusu
geçtim ben
bal mumundan bir
gemiyle yanardağın üzerinden
ateş tabuttu
tufandı yüzüm saklandı
oda içinde odaya
istesem
pabuçlarımla boşaltabilirdim
gemime sızan suları
yılanı
öldürebilirdim bağışladım canını
parçalanmış bir
kavanozun bantla yapıştırılmış haliydi çünkü
yakınımdaydı sığda
yüzen cinim
uzun süren gecenin
sonunda soyunduk
ikimiz de güzel bir
masalın sonuyduk
ne zümrüdüanka ne
huma kuşu
gelip konacaktı
tenimize
Akatalpa, Sayı: 82, Ekim 2006
DUDAK MEYHANESİ
Bu şiir içime kor
gibi düştü yutkundum ve yazdım
Bir ölü açık
bırakmış sanki defteri
Uzun yolculuklara
çıkarcasına
İlk durakta kirli
havlularla kuruladım ellerimi
Kemiklerimden
kuleler yaptım
Öğüttüm rüzgâr
eleği ile
Dünyanın diğer
ucundan
Dönmeyecek atları
özledim
Ne ölümlerden
dönmüştük birlikte
Benim değildi zaten
uzattığım saç kestiğim tırnak
Su ateş ve rüzgâr
ve gece ben yana yana söndüm
Bilmezdim saçlarıma
değen rüzgârın
Bir çocuğun felcine
sürülen sığla yağı kadar mutlu edeceğini
Sadece zaman
olmaktı dileğim
Külüme basan
konvoylar yaz sabahları
Yapma çiçekler gibi
güzeldi
Ben döne döne
delirdim
Okuduğum her kitap
sayfasında dünya dudak meyhanesiydi
Anlatmamalıydım
firavun’ un bıçağına
En güzel nemrut
masalını
Yürüdükçe
yürümeliydi benle dağlar
Kırılmalıydım ince
ince bir otobüs camında
Akatalpa, Sayı: 98, Şubat 2008
KAYIP FIRTINA
siz beni
tanımayacaksınız
kayıp harflerin
durağında bırakacağım
kardan döşeğimi
serin yağmurlar
esecek
fırtınanın aklında
bir yanardağ hazırlığı
lav süreceğim
gözlerimin şevvaline
annenin başı
duvarla tüfek arasında
asılı duracak
sizinle bir daha
karşılaşmayacağım
bir ölü evinde
üşüyecek titremeler
divane sır gibi
annenin başı oğul
ile meme arasında
sarkacak
yangınlardan
yangına
başımı duvaklarla
örteceksiniz
bir uçurum dalışı
kalacak benden size
tüfekle duvar
arasında
hiç bilmeyeceksiniz
her oğul erken
ölecek
kopacak ilk damarım
kör düğün
arefesinde
Akatalpa, Sayı: 126, Haziran 2010
KISRAK
sevme beni
ölümlüyüm. korkularımı sağma.
daha fazlası gerek
daha fazla.
uçmak istiyorsa şu
masa uçur.
kaplumbağa olmak
istiyorsa ceviz ağacı yazgısını boz.
bana aşkı anlatma
sessizliğe biten dil.
toprakta son
açıyor. acıyor sızım öpme.
şeytanımı sakladım
günahım büyük.
kısrağın doğuruşunu
çizdi ressam. günahı büyük.
akşam güneşinde
bilinen boz bir yaz gibi.
penceremden geçti
hiç geçmeyeceğine inandığım yaz.
ablamın gelinliği
kadar beyaz gitti kuşlar.
göğü çaldılar
avcılar içime bıraktı tüfeği.
ormanın karanlığını
geri verdim. gerisingeri saten eprimiş zambak.
yakışmadı bana
öldürdü gerçeğimi. yalanımla yaşadım
kızılca şerbeti.
arsenik ağır çekim ölüm.
bul beni karmakarışığım
çöz. kemanında çal.
kâh can kış
gecesinde sokak köpeği.
kâh deliler yurdu.
ömrümü yorma.
hangi dildeyim
konuş. nereye gitsem atım da geldi.
sarhoş yaşamın
izini sürdüm.
derler, korktuğun
biri varsa arkana bakarsın.
baktım: boğuldum
nal sesine.
baktım: sonsuz ve
çürüme.
Akatalpa, Sayı: 76, Nisan 2006
KÖR GÜVERCİN DANSI
'hüseyin
peker'e'
geceden uzun
saçlarım
hangi bahçeye
gitsem gül yorgunu
yol yokmuş yokuşmuş
kimsesiz adreste
adını dağlara vermiş bir ihtiyar
hasta atların her
sabahı
o dağlarda atını
gezdiren ihtiyar
geceden uzun
saçlarım
saçlarımda bir
dünya çalgısı
kardeş katliamı
gibi vacib
orada şimdi
kimin nefesini
koklasam kül yorgunu
bir dervişin
mezarında
onunla oynadığım
kör güvercin dansı
ölüm ve genç
toprak ve dudak
ateşin üstündeki yılan
ey hayat anladım
nihayet uzunsun saçlarımdan
benden de güzel bir
elmanın çürümesi
günlerin soyu ve
soysuzluğu bitecek elbet
ey hayat saçlarım
uzun senden
Melâmet, Sayı: 3, Temmuz-Ağustos 2015
KUM FIRTINA
yoksul zaman
yalanlarım yok olacak
yağmur eskisi bir
fırtınada
seni öldüreceğim ey
durmadan konuşan iki dudak
çok özür
dileyeceğim
o devrilen cümleler
içinde
durmadan susan iki
dudak arasında kuşlarımı sayacağım
bugünkü gibi yorgun
bir fırtınaya hazırlanacağım
hayatı atlara
benzeteceğim yangın dönüşü
beyaz yeleleri
ateşler içinde
(rüzgara kanatsız
eseceğim)
aklım gidenlerde kalacak
acıkacağım emdiğim tuzlu memede
benden sonra da akacak
gürül bir gök
üzgün bir nehir
sürgün akacak
sessizlik dağında
oturacağım bütün kış
gözlerimde ağaçlar
yeşerecek
kulaklarımda
tırnağımda tenha bir mahşer
izini silecek
avucumdan hayata savurduğum kum tanelerinin
iki dudak ölüsü
kıyıya vuracak gemiler gibi
Akatalpa, Sayı: 124, Nisan 2010
UZAK FIRTINA
büyük fırtınalara
çıkacağım, acının ertesi
saçlarımı ellerimle
keseceğim kısacık dilediğiniz gibi
her makas sesinde
bir ölünün kollarında eskiyecek kol saati
bozkırda bekleyen
su kuşları derininize uçacak
en derininize
açılmış bir kuyuda
dirilicek berrak
nehirler
yangın ortasında
toz çiçekleri gibi açacağım
uzağınız avuntu
avlularımda fırtınaya kapılacak
orada unutacaksınız
kulağıma dualar okuyan deli kadını
gümüşten bir gök
ikiye bölünecek
yeryüzüne ceset
gibi boylu boyunca uzanacak
yüzümde uluyan
köpekler
Akatalpa, Sayı: 123, Mart 2010
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder