(1976, Yalova - )
1997 yılından bu yana şiirleri, öyküleri,
yazıları ve söyleşileri Çevrimdışı
İstanbul, Defter, Duvar, E, Göçebe, Granada, Kaçak Yolcu, Kitap-lık, Papirüs, Yasakmeyve,
Yeniyazı vb. gibi dergilerde yayımlandı.
Yapıtları:
Şiir
Kitapları:
& Çinko Yahut Ağzımda Toz (2003, Avesta
Yayınları)
& Kendi İle Ben (2013, Yitik Ülke Yayınları, İst., 91 s.)
& Yedikuleli Kürdan Selim (2016, 160.
Kilometre Yayınları, İst., 80 s.)
Kaynaklar:
A http://kendiileben.blogspot.com.tr/
Şiirlerinden
Seçmeler:
ÇİNKO YAHUT AĞZIMDA TOZ
Ensar
Yetkin için
ey taşlara mahrem
bir yüz çizen
hiç kimsenin
ziyneti yok
biri dahi uyanmaz
kanının kokusuna
bir diyorsam bindir
hakkı sözün
bir soymuşsam seni
bil
kulağımdaki sonsuz
çağrı uğruna
biri dahi, hiç kimse, ziyneti yok,
yüz çevirmez
çağrına...
ey zaman oldu
ey sunak bildiğim
mağara
çağır beni bir el
sır dolanıp duruyor
çözünüp eriyor sır
be ey andıkça
uzayan
sır oynaşıp büyüyor
aklımda!
durduğum bu yerde
yok bakındığım âlem
çıktığım âlemde yok
benden zerre toz ama
ne ki sırrın sahibi
orda
esrar!
döküldükçe kabuk
sıyrıldıkça ten
gibi ağzımdan
çağır beni bir el
çağır ki kopsun
düşsün bu sır
çağır ki, ziyneti olmayanlar, ovmasın çinkoyla!
bak bağrımı
eziyorlar kubbeleşsin diye bu kambur
ses et, bi bağır!
gördüm evvel
yuvanda
elmastan nasipli,
dilden ariydi kayalar
bildim çöktükçe
gırtlağıma suyun matemi
sana taşıdığım
aklın közle diriltildiğini
bildim ateşin suda,
suyun ateşteki aczini
kandır beni bir
mabet kapısıyla ya da
ko gözüme haritanı
el ver bi
esrar
sırtımda koskoca
bir dağ var
çinko yahut ağzımda
toz
dini yok bu
şüphedar sefilin
bir seni bildim
çinko yahut toz
esrar
anla!
görmez misin
saklısında ayan olduğum
bilmez misin nasıl
sancır
nasıl kararır
kalbim
beni çıkar burdan
esrar
beni buradan
çağrıldıkça
gidebilen ben
sırtımdaki dağı
erittim
benle kalan
yüzünüze üflediğim tozdur ağzımda
ey ziyneti
olmayanlar ve ey âlem
müminleşen
çinkolaştıkça
KOKU
kulakmemene doğru ve yavaşça ve insanın
nefesi kaç derecedir
bir kadın bir erkeğin kokusunu nasıl
karşılar ve karışınca
hoş geldin diyor birbirine dilimle
tanışınca ensenden birkaç tüy ve ayakta
ve ayakta olanlardan biri daha
bedendir erir, benliktir silinir ve ıslak
ve nereye akarsa orada
ve biliyorsun birlik için yeni bir harita
çizilir ve derin
derin ne bileyim bir damla terde coşkun ve
nehirler birikir ve erkek
ilk defa öptüğünde ve kadın yeni vadilere
uzandığında ve boynuyla
sesleri sayan kimlerin ve ellerin neye
benziyor şimdi
ne yankılanır kokum kokuna vurunca çıtırtı
ve çığ
ve baksana bütün bir yeryüzü yenileniyor
kıvrımlarımızda
inleyelim biz ve güzel hayvanlar belirsin
kışsa ılık ve tavşan
yazsa serin ve balık sürtünsün aramıza
gel ve duy bunu iki koku birbirine çarpınca
ve varlığımız
yok denizine akan ve dudaklarım dudaklarına
doğru ve yavaşça
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder