20 Kasım 2016 Pazar

RAHMAN YILDIZ


(1990, Trabzon - )


       İstanbul'da yaşıyor.
       İlk şiiri, 18 yaşında, Varlık dergisinde yayımlandı. Şiirleri ve yazıları Akatalpa, Bireylikler, Düşle, Gard, Hacı Şair, Kaotik, Koridor, Marşandiz, Mosmodern, Natama, Siber Gnosis, Underground Poetix, Tekne, Ücra, Varlık, Yasakmeyve Karakalem vb. gibi dergi ve fanzinlerde yayımlandı.
Ödülleri: 2012 Arkadaş Z. Özger Şiir Ödülü’nde adı anılan şairler arasında yer aldı.
Kaynaklar:
A  http://rahmanyildizz.blogspot.com.tr/

Şiirlerinden Seçmeler:

BENJAMİN’E MEKTUPLAR

cinayetten artakalan ağır yaralı bir dille...

karekökü alınmış sıfır gibiyiz, biraz isli gözlerimiz
biraz cinayet ağlayarak elimizdeki şarap kadehleriyle
birbirimize ölümüne uyuyakalmış,
ölümle alnımızdaki karanlığı yaralamışız!
şimdi durup dururken ördüğü yalnızlıklardan sert bir tokat yese kadının biri
acı bir gülümseme sarılacak boynumuza, biliyorum.
kurşuna dizildiği israilli askerlere âşık olan bir filistinli gibi
kalbimde yarımadalar dağıldıkça dağılacak
annesiz, babasız, piç bıraktığın
vurup vurup paramparça ettiğin dudaklarından yana yarımadalar!

nalları kırılmış atlar
her sevdayı biraz buruk, biraz yalınayak yaşar;
sen çocuk! doğduğunda kulağına fısıldanan adlar
yırtıp gömdüğün oğlancı kimliklerin büyük hikâyelerinden çalıntı.
bu avuç içlerinden alıntı bir alınyazısı, ne yazık
dokumda yürürlüğe giren dokun
yenik düşmüşlüğümün dokunulmaz anayasası!

bush'a ayakkabısını fırlatan ırak'lı gazeteci gibiyiz
biraz kırılgan ve dağınık, hüzne müteşekkir yüreğimiz.
söyle rock ezgilerinin evlat edindiği arabesk çocuk!
şimdi hangimiz üvey bir yalnızlığa gebe, hangimiz
iki şehrin bileklerden akan kana boğaz köprüsü!?
annemin mırıldandığı bir devrimci türküsüydü bana
o giderek yalancılaşan sesin, o giderek yabancılaşan etin.
şimdi bir iğne bir de iplik gerekli
tenimden sökülüp giden teninin yerini
bir başka tenle örmek için...

ah

adımı kan diye düşüyorum mektubuma
ben jamin!

Akatalpa, Sayı: 128, Ağustos 2010

NOGGER SANDWICH

biri bana bir ıpıslaklık fırlatsın.
bir hapşuvuren kimya.
acayib yalnızım konulu ayakkap giyer kin
bir premium miyavı dua dolu el
ile yüzümü çitiledim.. ile bin süvari kakao.. ile kişiyor bir ot.
platonic-porn çok teknotik be Bro
bak çoruyor kargoyu sana gönderdiğim çorap
gökü retro gömlekle kaplıyor zihin
kaplıyor ve bir brutal gerçeklikten çünkü eğiliminde kopuyorum
aslı olmadığım elmanın ekşisin istiyorum
ekşisin beni tat kılan yanı
lan olsun baldırlarım morarmıycaksa cazdan
kimce kimin çıkarımıysam, bir ısırıkla tamamlanan bu dimağ, ilginç linç
ismimin önüne mr. getirilmiş çok ilginç
omuzlarım genişliğini yitirmiş
halhalım kayıp
çat dudağım lak diye bir lipstick
dünyaaa. ıslak çimentoya basarak bıraktığım iz.

hepimiz
biri ıslaklığında çok çirg
ve bir leopar sökümü stratejisi kış bizi delirt
[bu yaşamı sevmedik anlamında kabuk bağlayan bi uf olunmuşluk
en hacimli uftur eti niçinleştiriyor çünkü]
seğirtiyor tüm optik alanlarını kör olaydımların
bir şurup sunuyor bana tüm
beni çok garip bir konsere götürürdün
yaşıyor ol nooluruyla.
ama  %  birçok şeyin hizası denktiri tükürdüm
artık bodriyar bir vahşeti tetanoslayabilirim cehrine yüzümün
bir soğanın sonsuz katmanıyla çoğala
senin çok zırhlı kütleni kusa
surları geçebilirim
kaatil tevfiğiyle süperbi tonbalığa çüş.
her şeyi denedim heeeeeer
yoo diye hissizleşmeyi, küfrolmayı yoo diye.

musique concrête nedir.
o manyetik alandan bir akor gibi geçtim
karıştım taa solfej bir ahüvah morga, onu yen yen yendim
şimcik ben üzülüyordura kim notalar bassın
kim çil yağmuruyla en şırıl doğa
bilmiyorum. henüz bir stajyerim statüsüyle bilmemek endir.
en yumruklaması göğsümü bazı şeylerin
» sırf dirisi olduğum için geçerli bir outlet gibi bu
yani çok bitkinim dersem bile
senin bitkinim.
bir başkası değil kürküne kayıtsız
hayır değil çiş dolu pet şişeye atılan haç hissizliği
buna sanat demiştik, avangart falan, konserve kutularının özerkliği
eh kültürüyle yeterince sikiştim
elimde yapay bi penis
döl idol deleuz
sanat galerilerine gittim.

yoo diye hissizleşmeye, küfrolmaya yoo diye.

Hiç yorum yok: