(1 Nisan 1975,
Diyarbakır - )
İlkokulu Süleyman Nazif
İlkokulu’nda, ortaokulu Süleyman Nazif Ortaokulu’nda, liseyi Ziya Gökalp
Lisesi’nde okudu. Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu.
Diyarbakır’da avukatlık yapıyor. Evli, iki çocuk babası.
Şiir yazmaya 1994-1995 yıllarında başladı. 2012 yılında Yasakmeyve
dergisinin (Sayı: 55, Mart-Nisan 2012) “Şairin Genci” köşesinde “Durak İçin
Sözler” ve “Hesap Seansı Yol: 1415 km” isimli iki şiiri yayımlandı. Şiirleri, Evrensel Kültür, Fora, Har, Koza Edebiyat, Yasakmeyve, Yeni
E, Yokuş Yola vb. gibi dergilerde yayımlandı /yayımlanıyor.
Yapıtları:
Şiir
Kitapları:
& Geçmiş Gibi Eksik (2016, Komşu Yayınları, Yasakmeyve
Şiir Dizisi, İst., 64 s.; 2. Baskı: 2018, Hayâl Yayınları, İst.)
Şiirlerinden
Seçmeler:
BAKİYE
yüzünde
kuaförün başlamayan sabahını kuşanan
hayatı
öğreten artık banka memuresi
kalbinde
çöpleri dehşet bir nezaketin
buyurun
diyor, ekstreniz!
azalmış
hesabınızda azıcık hayatın bakiyesi
çok
bir yola giden oldu duydunuz, orda
hâlâ
anılarla dolu bir çeşmede
hepimizi
bekliyor duyurmak için sesini
ölüm
ve aşk haysiyetli durmak için bir şarkıda
göğe
açılan kapılarda çoğalır belki size söylesem
var
mı ki kulağınızda duymanın cesareti, işte birileri
daha
öldü siz yaşarken, biliyorum
kâğıtlara
sığmıyor o çocukların cesedi
BELKİ
dilini
unutan çocuklarla her nasılsa müptela
gün
gibi çekilip kar gibi azalırken ömründen
keder
ancak dağlara mı gömülür?
yürümenin
şehvetini boğuyor beden, durmalısın
birileri
konuşuyor bak, erdemin bedelini
gülüp
geçeceğin bir anı olacak. dur ve dinle
ölüm
ustadır gündüze
söylenirse
kıymetlidir söz denilse susarsın
ne
dersin hatıralar belki de keder için vardır
makbul
insanlar gelirler yenilmiş zamanlardan
anladığım
bu kadar dedim saydım kaldırımları
mırıldandım
aman size sakın ha söylemedim!
insanlar
gözledim yenilmiş zamanlardan geldiler
orda
değilim ben. belki
unutulmak
benim tek çaremdir
EFLATUN
ahir
zaman. kendini masada unutur
unutur
kadın suya düşen gölgesini
sayıklayan
bir adam kalır geride
paslanmış
anahtar gibi kapılarda
bekliyorken
renginde biraz da saatlerin
bahar
kaldırımlarda daha bir eksilir
kalbi
paramparça çiçekçilerin kanıyla
güllere
çizerler anların resmini
uyku
çekilirken şehre yapraklar hışırdar
ışıklarıyla
sessiz gece, konuşur içinden:
unutulmak
için mi yaşanır her şey?
ne
kalır ki aşktan ve eflatun renginden?
EKSİKLİK
ağaçları
düşünmeyen kuş sürüsü kalbimden
göğe.
yağmurlar geçiyor kaldırımdan. sıkılgan
hayatınızı
ve belli resimleri üşüterek
beklemek
gibi sarmaşığın büyümesini
eskimiş,
uğultulu çay bahçelerinden
ne
çok yolcu ne çok durak geçmemiş
gibi
içinizden: bozkırın, söylediği sanki o eksikliktir
gösterilmez
yaralarla sokakları sayarak
geçtiğiniz
şehirlere dert olmuştur belki
ring
otobüslerinde yankılanan ses, kalp ve ahı
o
eksikliğin
kimi
dinler kimde susar kasırgalar
dili
tutulmuş yollarda göverince yapraklar
şimdi
eskimeyen kaldı mı diyemem
belki
keder belki sabır belki merhamet
zamana
özenen o gecikmişlikle
ve
biriken telaşıyla otogarların
sarılıyorum
bir katibin taş kalbine
bıraktınız
avcumdaki kırgın geyiği
terk
eder gibi avcının gözlerine
artık
suyu yok uzun denizlerin
yok
hükmü geceden de gecenin
geçiyorken
gül mevsiminde kekre tadıyla
unutmaz
kimse bir başına siz gibi ağladığımı
*Şiirler, Şahin Altuner'in izniyle yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder