(10 Ağustos 1961,
Larnaka / Kıbrıs - )
Asıl adı Emine Ömer’dir. 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı başladığı gün,
Larnaka’da şehit olan Necmi Ali Kaya’nın (Necmi Çavuş) kızıdır. İlkokulu
doğduğu kent Larnaka’da, liseyi Girne Anafartalar Lisesi’nde bitirdi (1979).
Aynı yıl Bayrak Radyosu’nun haber spikerliği sınavını kazanarak Bayrak Radyo Televizyonu’nda
memur olarak çalışmaya başladı.
2007 yılında İzmir’de Alaz dergisini
yayınladı. 2009 yılından bu yana Kurşun Kalem
dergisini yayınlamaya başladı. Evli, bir çocuk annesi. İzmir’de yaşıyor. Edebiyatçılar
Derneği, Egeli Kadın Yazarlar Platformu, KIBATEK ve Kadın Yazarlar Derneği üyesidir.
Şiirlerini takma isimlerle, ilk yazılarını
BRT yıllıklarında yayımladı. Şiirleri,
öyküleri, yazıları ve söyleşileri Afrodisyas
Sanat, Akatalpa, Akköy, Alaz Edebiyat, Berfin Bahar, Cumhuriyet Kitap, Çini Kitap, Denizsuyukasesi, Eliz
Edebiyat, Gediz, Hayal, İnsan- Zaman ve
Mekan, Karşıyaka Karşıyaka, Kasaba Sanat, Kurşun Kalem, Mühür, Pygmilion (Kıbrıs),
Sincan İstasyonu, Şehir, Şiiri
Özlüyorum, Şiiristan, Varlık vb. gibi dergi, fanzin, gazete ve eklerinde yayımlandı. Bazı şiirleri İngilizce, Bulgarcaya ve
Azericeye çevrildi.
Ödülleri:
“İstanbul,
Kalabalık Yalnızlık” şiiri 2006 yılında Ümraniye Belediyesince düzenlenen
“İstanbul” konulu şiir yarışmasında mansiyon aldı. 2007 yılında Kar-Sav Vakfı
ve Karşıyaka Belediyesinin ortaklaşa düzenledikleri Egeli Kadınlar Şiir Yazma
Yarışmasında “Cellat” (Bağrıyanık Anılar) şiiri birinci seçildi.
Yapıtları:
Şiir
Kitapları:
& Rüzgârın Kızı Değilim Artık (2002)
& Dünyamıza Bir Kıyı (2007, Etki/Dize Yayınları, İzmir,
48 s.)
& Düş İskelesi (2011, İlya Yayınları, İzmir)
& Sev Diyebiliriz Hâlâ (2016, Nezih-Er Yayınları, İzmir, 96
s.)
Öykü Kitapları:
& Gökyüzü Sevinci (2014, Nezih-Er Yayınları, İzmir)
Çocuk Kitapları:
& Gökyüzü Sevinci (2013, Nezih-Er Yayınları, İzmir)
& Kınalı Kedicik (2015, Nezih-Er Yayınları, İzmir)
Şiirlerinden Seçmeler:
AŞK İÇİN...
Gözbebeklerini
kırmayınız çiçeklerin.
Onlar, hayatın ince
örgüsü
Artır,
Sonra ör hepimizi.
Seviyorum
Yüzü çizgili
insanları
Geceler, durmadan
yara
Yalan kokan
sözcüklerle avuturuz kendimizi
Dar gelir yaşamak,
mahcup kırmızı göğün altında.
“Su ölümü ağartmaz”
diyor Arife Kalender
Şiirler adadım ölü
çocuklara...
Safran kokulu
hanayda olsam
Gün ışığı ipekten
perdeler değse sancılara.
Pencereden umudu
çalan
Şimşekleri tutsam
yüreğinden
Miskin acılar,
delmese günün omuzlarını
İçirmesek
yarasalara güneşi
Biz olsak, yeniden!
Çocukluğumuzun
sütbeyaz karanfili
Anımsa! Sevgi
taşıyan kırlangıçları
Yasemin kokulu
yağmuru.
Öptüğün o yaz
bahçesi değil artık yüzüm
Takvimden kopan
yıllar gibiyim
Ama bu kıyılar
senin gözlerin hâlâ
İçime düşler
yığıyor.
Çoğalıyoruz.
Aşk için...
Akatalpa, Sayı: 125, Mayıs 2010
BİR ANLIK ÖLÜMSÜZLÜK
Öperiz dağınık
göçlerini kırlangıçların
Kalkıp giderler
yalnızlığa
Deliaşk topacımın
ucu
Döndükçe çoğalan
hayat
Delişmen
günbatımları şımarık bulut
Kum tanecikleri
kadar özlem
Yıldız kayması
içimiz
Süzüle süzüle gelir
aşk
Yapraklarında göz
kırpar kırmızı gülün
Sökükleri diker
taşkın sevgi
Bir anlık Ö l ü m s
ü z l ü k olmalı bu
Aralık 2009
Akatalpa, Sayı: 123, Mart 2010
GÜLBAHAR ANNELER İÇİN...
Fokur fokur
umutlarınla ısınır sabah
Gözlerin
Çatık kaşlı
bulutlar mevsimi
Kara kuru üç beş
zeytin masanda
Eğri büğrü
yıllardan sesinin buruşukluğu
Masmavi türküler
gibi gelişin
Ovup ovup
neşelendirirsin camları
Kilim dokuyan
sözcüklerle
Fal kapatır
Solgun düşlerimizin
Terini kurularız
Gözlerin
Uzun havalar kadar
hüzün
Yüzünde
Erken bir göç
telâşı
Sesini çoktan
unutmuş şarkılar
Çocuk çığlıkları
tenin
İki damla mutluluk
diyorsun
Kahve tabağında
Kalkıp cilalıyorsun
güneşi
Baharsu doluyor
odalara
Gün’ü ağartan
ellerinle
Mis çiçekleri
bırakıyorsun
Bir sonraki
çarşambaya
Gülümseyen
alınterini pencereye uzatıp
Düşünüyorum...
Gülbahar anneler için
Borsada düş alan
Var mı acaba
Nisan 2010, İzmir
Gediz Dergisi, Ağustos 2010
GÜNAYDIN
Günaydın taşlara
ezilen yüzüm
Bulutları göğsüme
iten sabah
Gülerken tırnakları
uzayan hoş bayan
Göğü dişleyen
fırtına
Çatılarda söyleşen
kent
Günaydın
Akatalpa, Sayı: 132, Aralık 2010
GÜNEŞLİ GEL
Sözler kısaldı
sonra
Karalama yazıldı
aşk.
Saten tenine ateş
giyinen Leyla
Çömelir alnımızın
ortasına
Karaya vurur bütün
gemileri içimizin
yakamozların
intiharı demiştin sönen ışıklara
mecnun dalgalar
döver şimdi sonbaharı
Yazmak bir işçinin
terini silen umudu
Rüzgârı sarhoş eden
menekşeleri
Fabrika düdüğüne
koşan neşeyi
Pazarcının yağmurda
ıslanan emeğini
Parçalı bulutlu
gözlerimizde nemli uzar yaşamak.
İncecik yaz günü
yüzün
Alnıma biriken gün
ışığı düşünmek seni.
Güneşli gel
Akatalpa, Sayı: 119, Kasım 2009
ŞİİR GÖZYAŞINI KOVAR
Ahmet Uysal’a
Uysal sözcükleri
maviye bandırır, umuda yazardı Troya’nın
nefesini. Yüzü
güneşe doğru nöbette. Toprak ve servi
derinden öper teni.
Giderken sesini bıraktı… Denize
gözlerini. Aşkı,
Mecbure Abla’ya emanet etti. İnatçı günlük
yaz diyor
Antandros’ta ölüm, yemyeşil uzanmaktır
Altınoluk’a.
Tenha eteklerine
örter Ağustos sıcağını
İ
Da
Zeus! Üflediğin
kızgın ateş hâlâ insan! Şerefe kalkıyor hırs.
Teyzeler, dayılar,
yetimlerin gözyaşları omurgalarınız.
Ölürken çıplaktır
eller. Unuttunuz
Yakan bir topun
ucunda başlayan çocukluklar, kırlara ekilen
düşleri yeşertir.
Sofra kurulurken şeytan tepesine, arsız bir
oluktan akan
sözcükler söndürür yakamozları. Geceye
gömerken körfezi
mahzundu deniz. Ölürken şairler şiir
gözyaşını kovsa da
dişlenen umudu, Uzak Mesellere*
yazardı Ahmet Abi
*Uzaklıklar Meseli
Ahmet Uysal'ın kurşun kalem ed.
dergisinde Temmuz
2010’da yayımlanan şiirinin adı
Mağusa, Ağustos
2011
Akatalpa, Sayı: 142, Ekim 2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder