(1985 - )
Şiirleri, Akatalpa, Varlık, Yasakmeyve vb. gibi dergilerde yayımlandı.
Şiirlerinden
Seçmeler:
AVLU
Ve işte bir kez
daha yürüdün yolu
Uyandın, kurdun
düzenini
Tarlanı sürdün,
evin bereketlendi
Şehre döndün
Seni bildiler.
Tasalanma, eskimez
ormana kurulan çadır
Şarkı öğrenir,
misafir uğurlarsın yine
Bilinir avluda
hayat var
Çabuk kaynaşır
insan
Bilinir, kilitli
durur
Çocukların
giremediği büyük oda
Tavşanın
uyandırdığı mabet
Eşelenmiş toprak,
rahatsız yuva
Akatalpa, Sayı: 130, Ekim 2010
KUŞKU KALESİ
Gün, iki evin uykusunu aşırır
Tırpanla savurur
harmanı
Dik durur, söz
bilir
Onun toprağı
sırlayan elleri
Onun dizlerinde
Çınaraltı gölge
Bağdaş kurar oturur
Çalı çırpıyla yakılan
ocak
Sıcak su, yer
yatağı
Çatımıza düşen
yağmur
O serin tıpırtı
Elleri iri
kadınların
Yabanarılarına
inanması
Ve ikindi ocakları
gözleri seğirten
Şu güz harmanı,
Tanısın diye
vadileri
Özünü toprağa
indiren
Kandil, sönmedi.
Akatalpa, Sayı: 134, Şubat 2011
SULARIN TEMİZ NEFESİNE
İkili sarmaldır
Şehir ve ev
Sokakta kalmış
ölüyü paylaşırlar
Gri renklerle bir
ülke
Kadına ve erkeğe
Sunakları sevdirir
Sürme ve afyona
benzeyen çöl
Kara bir günü tutar
Toprak sırrını
saklar ondan
Sular yenik bir
peygamber gibi
Çekilir dağa
Birbirine denk
günler ve aylar,
Bozuk bir saatten
beklenen son ses
Sabahı duyurmaktır
Uyarı
Ve uyarıcı
Pörsümüş dilin
içinde tutsak,
Kararsız bir
kafatası
Boyun eğiyor
Ve bir tek korku
eskimiyor
İnsanlar
Bozulmuş cesetler
gibi yürür
Şu küçük sokağı
tutuşturur da ateş
Dönüp bakmazlar
oraya
Orada insanlar,
Ortada kalmış ölüyü
paylaşıyor
Ve bir tek korku
eskimiyor
Oysa halkların
kalbinde bir semender öyküsü vurmaktadır
Boyuna su serperler
ulaşmak için yaraya
Sular serpildikçe
ayışığı
Nemli bir kargı
gibi sokulmaktadır aşka
Öfkenin ardından ne
gelirse bağışlanır
Yüzünü yitirmiş
çocuklara
Utançtır çünkü
İnanmışlara kalan
Ve bir tek korku
eskimiyor
Akatalpa, Sayı: 139, Temmuz 2011
YERALTI TAKVİMİ
Bitişik odalarda
sardunya kokusu
Bir çocuğun nazik
Tanrı’sına,
Ve dip akıntıları
ırmakların
Ferah bir kadının
gülümsemesine dönüşür
Yıkık mezarların
silinmiş yazmaları gibi dokunmuştur korku
bir kâğıda, kendini
açan sesin
çoktandır alışması
gibi işkenceye
yüksek ökçelerin
ve atlıların tozuttuğu
han önleri
göğü eritmek için
kullanılır yakılmış cesetlerin
külleri, bir bozlak
olur oralarda
kavruk yürekli bir
yolcudur gün
durur vadilerde
daha da duracaktır
adağını bozmak için
toprağa ve
karanlığa dönen hırpalayış
ışıtır korkuyu
ve mezar taşlarını
okuyanlar
tanır elbet kalbimi
bir leylak demetine
gömerken
Bitişik odalarda
sardunya kokusu
Bir çocuğun nazik
Tanrı’sına,
Ve dip akıntıları
ırmakların
Ferah bir kadının
gülümsemesine dönüşür
Akatalpa, Sayı: 137, Mayıs 2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder