15 Ekim 2016 Cumartesi

UFUK AYMAZ



(23 Nisan 1985, Zonguldak - )


       Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği Bölümü mezunu. 2008 yılından bu yana İstanbul’da sınıf öğretmenliği yapıyor. Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı 4. sınıf öğrencisi. Edebiyat ve sinemayla ilgisini sürdürüyor.   
       Şiirleri Alfabe, Aydos Edebiyat, Berfin Bahar, Eliz Edebiyat, Güney, Kıyı, Kültür Çıkmazı, rŞiiri Özlüyorum, Uçarı gibi dergilerde yayımlandı. “Kıyı” dergisinin “Her Sayı Kıyı’da Bir Şair”  bölümünde (Sayı: 298, Kasım-Aralık 2015) şiirleriyle yer aldı.
Yapıtları:
Şiir Kitapları:
& Dünya Nüfusunun Sonuncusu (2016, Mühür Kitaplığı, İst., 88 s.)

Şiirlerinden Seçmeler:

ANNELER SADECE DOĞURMAZ ÖLEBİLİR DE

cevapla anne
kaç çamaşır ipini birbirine ekleyip
halat yaptın da
astın kendini balkona
rüzgarda kuruyacak yaşta değildin oysa

bak anne
devrildi yılların ağırlığından
düşlerine dayadığın merdiven
kırılan basamaklarında kaldı bedenin
şimdi ne zor olacak defni
bir ruhun cenazesinin

duy anne
öğrettiğin ninni
ağıt yerine söylenir şimdi
vasiyetin ağır bir yük
eziyor ruhumuzu
istediğin olsun anne
bizi büyüttüğün beşikten yapalım tabutunu

düşün anne
ölümün seccadede secde
ütüde buhar izi, bulaşıkta köpük
ve başörtüsü çekmecede
ölümün dipdiri duracak evin her köşesinde

niye anne
en büyük çocuğunu
sakladın bizden
seni yıkarken gördük
kalbinin ortasındaki
sezaryen kesiğini
meğer ilk kendini doğurmuşsun

anladık anne
anneler sadece doğurmaz
ölebilirmiş de.

“Dünya Nüfusunun Sonuncusu” adlı kitabından

TEMRİN

/ sen bir yaprağı düşünürken
Ben bir ağacı soymuştum bile

Bundandır ellerimin kabuk bağlaması

/ aramızda sıcak bir çöl duruyor
Ya kumları üfle ya güneşi kapat

Bundandır  bu aşkın kavurması

/ bir  cenaze evinde saçlarını tarıyorsun
Her telinde ayrı bir yas

Bundandır tel tel ölüşün  taraklarda

/ annem okuma yazma bilmiyor diye
Doğduğumda beni bir kitabın arasına koydular

Bundandır  hep  yeni  bir sayfa çevirişim.

/ Şimdi ayrılığı bir sayfa gibi çevir kendine
   Ki bu aşk tahliye olabilsin benden

 Bundandır  bu aşkın yatılmış bir hapis  gibi bitişi

“Dünya Nüfusunun Sonuncusu” adlı kitabından

TÜM MEZAR TAŞLARI AYNI DUAYI BEKLER

Ölüm kendinden önce doğurunca adını,
Fonda düşen bir zemin oluyor kahverengi
Tanrının verdiği ikinci kulağıma yerleşiyor
Yanıklığına alkış tutulmuş balıkçı ağıtları
İşte son anım da gecenin kışına katılıyor
Titriyorum evsizlerim not alın tarihe!

Göz kapaklarıma dikilmiş kalın kara perdeler yüzünden
Film şeridi gibi geçemiyor yaşamım gözlerimin önünden.
Tenimde sisli  sabahlardan kalan bir ürperti
Dişlerimde çürük yapan bir sıkıntı var.
Köprünün üstündeyim acemi bacaklarla,
Düşersem lakabımı yanlış koyun ardımdan.

Taşın tozu, ekmeğin küfü, suyun nemi kaldı,
 İlk yıkamada çeken yaşamımdan geriye.
 Sıkan bel,yapışan kumaş,ilikleyemediğim düğme...
Dar geliyor artık Tanrı’nın diktiği elbise.
Acemice yaşayan ustaca ölüyormuş meğer.
Hiçbir şey sormayın şimdi bana,
Tüm mezar taşları aynı duayı bekler.


“Dünya Nüfusunun Sonuncusu” adlı kitabından

Hiç yorum yok: