(7 Aralık 1988,
Aydın - )
Dokuz Eylül Üniversitesi Dramatik Yazarlık-Dramaturgi Ana Sanat Dalı
mezunu. “Nâzım Hikmet’in Yaşamı ve Oyunlarında Aydın Kavramının İncelenmesi”
başlıklı teziyle Z Raporu Şenel Aksu En İyi Tez ödülünü aldı.
Şiirleri, Akatalpa, Bireylikler, Hayal,
Patika, Şiirden, Şiiri Özlüyorum, Varlık, Yeni Tiyatro vb. gibi dergi,
fanzin, gazete ve eklerinde yayımlandı.
Ödülleri: “Aşağıdakilerden Hiçbir İz Yok” adlı
oyunuyla 2013 yılında Suat Taşer Kısa Oyun Yazma Yarışması’nda Sahnelenmeye
Değer Ödülü aldı.
Yapıtları:
Şiir
Kitapları:
& Salgın (2011, Hayâl Yayınları, İst., 64 s.)
Şiirlerinden
Seçmeler:
BOZUK
Tez çürüdüm
Çatladı artık
aklınızın yumurtası, civciv öldü
Beşi bir yerde
takındım zincirlerimi; başım bağlandı ilmik
tutmayan iple
El değmemişiydim
demirin; sabaha paslandım
-Gelinlik de kefen
de maskeniz sizin; karaları örtmeye
Uzun timsah
başlarıyla saldırdı erkekler, genç kızlığıma
Gözyaşımı etime
katık yapıp yedi büyük büyük ağabeylerim
Akatalpa, Sayı: 140, Ağustos 2011
DEĞİŞİM SAATİ
lekeli uçurtmalar
sakladım cebimde, kederli
içimin mağara
duvarına eğilip baktım
değilim artık
o değil
o küçük kız,
sessiz, çekingen
ağzının kıyısında
tarlakuşları uçuran
erken büyümenin
yası
birikiyor
tırnaklarımda
değneğine binerek
günleri tek tek ayrılmış
süpürge saçlı
atımın
dünyayı savunabilir
miyim
bütün kötülere
karşı
ruhum kaç bin yıl
kendinde bir
dansken
rüzgârla yarışan
kadın
DÜNYAYA EĞRETİ
Biri beni çengelli
iğneyle iliştirdi dünyanın yakasına
Kıpır kıpır bir
ekranda canlandı gölgem
Kanallar değişti
vitrin yenilendi
Podyumun ışıltısı,
sahnenin tozuna karıştı
Yüzümün boyaları
aktı, boşluğun ağırlığından
Düğmeye bastılar
ben çalıştım
Döndüm tanrıların
etrafında
Renkten renge
girdim, yasaklarla avundum
Yüreğin fişini
çektim, bilinmedi adım
Kopya kâğıdı kadar
hızlı ve silik çıktım hayata
Aslım buruk yüzlü
bir işçinin nasırlı ellerinde kaldı
Akatalpa, Sayı: 118, Ekim 2009
EKMEK KADAR KUTSAL
Altı delik
kumbarama -ah bir sorsalar
Kaç acı biriktirdim
bu şiiri doğurmaya
Kınalı bir türküydü
çocukluğum
Şeytan tırnağımda
bir kopuşun açtığı
yaraya bakardı
öğretmenim, boyacı çocuğun
-hani bana diyen
parmağına
ayıplarınızı
silmekten yorulan peçeteye
Önlüğünden tutulup
sokağa bırakılan çocuktum
Kaldırım taşlarına
sarmalanan
Kalp bu, elbet suya
atılırsa dibe de çöker
Küçücük putların
önüne serilir seccade
Ekmek değildim
üstelik; öpülüp başa koyulan
Yoksuldum, balım
yoktu bir parmak
ağızlarına çalacak
Akatalpa, Sayı: 136, Nisan 2011
ELLERİ YARAT
Adresimi sorsam
bütün orman yabancı
Gökyüzüne yetişmeye
ne uzak; kolum kanadım
Köküm kayıp!
Mendile beze bağlamışlar
umudu sımsıkı
Çiçeği renginden
soğutup gitmişler; diplerine varıncaya kadar
Bir putum bile
kalmamış sığınacak...
Düştükçe yenisini
dikmeseler önüme
El uzatan da yok
hem ben şimdi nasıl kalkarım
Tutunacak dalı
olmayanlar
Bilmeli en çok ağaç
dikmeyi
Akatalpa, Sayı: 138, Haziran 2011
HAYAT ÖDENEĞİ
Ezildik, büzüldük
Dizildik bu
yuvarlak kaypak masa etrafına
Tabak çatlağında
eriyen kalbimiz toz!
Burada sinek
avcıları ve tahtakurusu
Yediğim kazıkla
tokum ben bu sofrada
İşlemeli kadehlerin
içi kançanağı!
Daha da sarıl
kundağına bulaşan bozuk süte
Çiğne, sindirme,
bebeğim yut bu masalı!
Akatalpa, Sayı: 128, Ağustos 2010
ÖZGÜNDEYİŞ
Tırnaklarımla çıkardım her şeyin boyasını
Usul usul öptüm bir inciyi kabuğundan
Sokaklara saldım çocukluğumu; kimselere
göstermeden
Limon ağaçları, hanımelleri, yaseminler
değil de
İnsanların yüzünde zift karası,
elbiselerine sinen
benzin kokusu; ne garip
Dağ ardına gizlensem keklikler ve ben,
sonra bir başıma
büyütsem şiirimi
Ellerini gökyüzüne doğrulttuklarında, ben
oradaydım
Sapan ne, avcı kim, av nerede; biliyordum,
üstelik:
Savaşlar dinamitini en çok kendi içinde
saklar
Canlı bomba olmaya gelir tanrı; huzurumuza
Bu suyun tarihini iyi bilirim, bu taş
Çatlasa en fazla kum oluruz, toza
karışırız, ucunda ölüm yok ya
Aşk erir bu yangında, buharlaşır karışır
bir de üstelik, aldırma
Havadan kap!
-Yaldızından ayıklamak istedim her bir
şeyi; tek tek
Özümü ben başka yerde bıraktım; günüm yitik
Ne kadar bir anadan da doğmuş olsak,
dünyaya hep üveyim
Akatalpa, Sayı: 134, Şubat 2011
SARHOŞ
Yürümek için
tutunmalı bir korkuluğa
Kurma bebeğin
kumandasını al
Polis arabalarını
yürüt, patlat ağrıyan yanını dağların
Kıyısına iliş
hayatın, dünyanın camına yaslanan buğuya alış!
Tökezliyorsun; kuru
gürültüyü seç, cıvık neşeyi
Bütün çimenleri
kurutup ser önüme; kanını sula
Bu ölüm senin değil
nasıl olsa
Bir asansör
boşluğundan, televizyon ekranından da değil
Düşüyorsun
kendinden
Akatalpa, Sayı: 126, Haziran 2010
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder